facebook twitter

Gezi Seçenekleri

Tatilinizde yöremizin görülmeye değer güzelliklerini de görmenizi öneririz. Yöreye gelenler, genellikle deniz ve kumsalın keyfini çıkarıyorlar. Ama biz size, aracınızla gidebileceğiniz yakın çevredeki hoş köyleri, gezilebilecek yerleri de tanıtmak istiyoruz. Şöyle bir göz atalım bölgemizdeki bu güzel köşelere:

ERİKLİ LONGOZU
(Longoz, subasar orman anlamına gelip ülkemizin ve Avrupa’nın çok kıymetli doğa parçalarındandır ve İğneada longozları Avrupa kıtasının en büyük subasar ormanlarıdır) İğneada’daki akaryakıt istasyonunun karşısındaki yola girip ilerleyin. Sağınızda, çayırlıkta büyükbaş hayvan ahırları göreceksiniz. Önlerinden geçen toprak yolu takipedin. Küçük bir yokuş ineceksiniz. Aracınızı orada bırakın. Sağınızda Erikli Gölü’nün sazlarını görüyorsunuz. Sola doğru orman altından ilerleyin. Bir dereyle karşılaşacaksınız. Sola doğru dereyi izleyin. Köprüden geçerseniz eğer geri dönerken ikinci köprüyü bulun ya da aynı köprüden geri geçerek aracınıza ulaşabilirsiniz. Geçtiğiniz yerlere dikkat etmenizi öneririz ki birbirine benzeyen ağaçların arasında yönünüzü şaşırmayasınız.

MERT GÖLÜ LONGOZU
Demirköy yönünden gelirken İğneada girişinde, mezarlık yanından sahile inen yolu takibederek göl kenarına ulaşabilirsiniz. Mert Gölü’ne Demirköy yolunda, 5-6. Km de rastlayacağınız fidanlık levhasının bulunduğu yoldan da gidilir. Yola girip, yaklaşık 1 km. sonra levhayı görün ve sola sapan dar yolu takip edin. Yaklaşık 3 km. sonra göle varırsınız. Sedde üstüne çıkmadan 200 m önce solda küçük bir açıklık görürüsünüz. Aracınızı orada da bırakıp gölün arkasından ormana girebilirsiniz. Eğer orman içinde yön tayini yapamıyorsanız gittiğiniz yoldan geri dönün. Sedde üstünde göl suyunun yüksekliğine bağlı olarak İğneada’ya kadar gidebilirsiniz.

Mevsimine ve uygun saate göre ördekler, kuğular, pelikanlar, batağanlar, balıkçıllar, sumrular, orman kartalları, saz deliceleri, çeltikçiler ve şansınız varsa deniz kartalı ya da balık kartalı görebilirsiniz.

HAMAM GÖLÜ VE PEDİNA GÖLÜ
İğneada-Demirköy yolundan saparak Demirköy Fidanlığı’na giden yola girin. Bu toprak ama sert zeminli yolda yaklaşık 6-7 km gidince sağınızda daha dar bir orman yolunun başında Pedina Gölü tabelasını göreceksiniz. Yaklaşık 1 km sonra göle ulaşırsınız. Gölün çevresindeki patika yolu izleyin. Belki ulu ağaçların üstünde dinlenen ve etrafını gözleyen akkuyruklu kartala rastlayabilirsiniz.

Pedina Gölü’nün yoluna sapmadan ilerleyerek bu defa yolunuzun solundaki orman yolu sapağında Hamam Gölü levhasını görürsünüz. Hamam gölü çok güzel bir göldür ve oldukça büyüktür. Burada da çeşitli su kuşlarını izleyebilirsiniz.

SAKA GÖLÜ LONGOZU
İğneada-Demirköy anayolunda yaklaşık 5. Km de levhasını göreceğiniz Orman İşletmesi’nin geniş ve verimle fidanlığına yaklaşık 15 km sonra ulaşırsınız. Karşınıza çıkan Bulanıkdere’nin tabanı sert zeminlidir. Önceden yağan yağmura bağlı olarak suyun derinliği uygunsa dereyi geçtikten sonra yol tarifi alarak ve tamamen orman içinden geçerek Saka Gölü Longozu’ na varırsınız. Arazi aracınız varsa bu yolda daha rahat gidebilirsiniz. Sazlıklarla çevrili Saka Gölü’nden biraz sonra da denize ve kumsala ulaşırsınız. Güzel bir kumsalı görmek istiyorsanız bu yolculuğu yapmanıza değer doğrusu.

DEMİRKÖY ORMAN FİDANLIĞI
Fidan görmekten hoşlananlar için… Ama fidan satınalmak için önce Demirköy Orman İşletme Müdürlüğü’ne ücretini yatırmanız gerekiyor (!). Jiple gidecekler İğneada çıkışında, 5. km de başında fidanlık levhası bulunan sola sapan, Saka Gölü Longozu stabilize orman yolunu kullanabilir. Yaklaşık 12 km. sonra Bulanık Dere’nin içinden geçerek fidanlığa ulaşılır. Derenin dibi kum olduğu için aracınız batmaz. Demirköy’den Sivriler yoluyla da fidanlığa ulaşılır.

BEĞENDİK
Bulgaristan sınırına en yakın sahil köyümüz, Beğendik. Sahildeki yamaçlarda yürüyüş çok zevklidir. Türkiye’nin kuzey batı komşusuna bir bakış atıp köyün kahvesinde oturup dinlenme çayınızı için ve köylülerle sohbete başlayın. Buraya yapılması tasarlanan bir termik santralin, bir nükleer santralin nasıl bir cenneti yok edebileceğini düşünerek çevrenizi değerlendirin. Sınırda bayrağımızın altına gitmek istiyorsanız liman ile İğneada arasındaki askeri birlikten izin almanız gerekecektir.

SİSLİOBA
Tam da bir ormaniçi köyü. Gün geçtikçe tenhalaşıyor. Kucağında bulunduğu yamaçlarda Ekim-Kasım aylarında ormanın yeşilden sarıya, sarıdan kızıla dönen manzarasına hayran kalabilirsiniz. Eğer bir rehberden yardım alırsanız tepedeki burç kalıntılarını da görebilirsiniz. Aynı yoldan geri dönmek istemiyorsanız Sislioba’nın içinden geçerek İğneada’ya değişik bir yoldan ulaşabilirsiniz. Sislioba içinden, caminin karşısından Rezve boyunca giden yol da pek güzel orman ve dere birlikteliği manzaraları sunar size.

DUPNİSA MAĞARASI
Bu çok özel mağaraya Demirköy’den yaklaşık 25 km. lik bir yol katedilerek Balaban, Sarpdere üzerinden ulaşılır. Levhalar sizi yönlendirecek. ama önce kaymakamlıktan (288/681 50 04) ya da Kırklareli turizm danışmadan mağaranın ziyarete açık olup olmadığını öğrenin. Mağaranın içi aydınlık ama serin, üzerinize bir kazak alın. Lastik tabanlı ayakkabı giyerseniz daha rahat gezersiniz. Yarasalardan korkmayın. onlar kan emmezler ama beden ağarlıklarının birkaç katı sinek türü haşere avlayarak bizim yaşamımızı kolaylaştırırlar.

YARASALAR VE ONLARIN YUVASI DUPNİSA MAĞARASI
Siz de –Yarasa- kelimesini duyunca bir garip olur musunuz? Yoksa bizim gibi bu hayvanlara özel bir ilgi mi duyarsınız? Hangisi olursa olsun ama eğer yarasalar hakkında bilginiz yoksa bu açıklamalar tam da sizin için.. Biz, araştırma görevlisi Serbülent Paksuz’un Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Ana Bilim Dalı’nda ve Yard. Doç. Dr. Beytullah Özkan danışmanlığında hazırladığı “Dupnisa Mağara Sistemi Yarasaları” adlı yüksek lisans tezini, Dupnisa Mağarası görevlisinin elinde görünce çok şey öğrendik ve bunları sizlerle de paylaşalım istedik. İşte okuduklarımızdan bazı notlar:

• Yarasalar, gerçek kanadı olan ve uçabilen yegâne memeli hayvan türüdür.
• Hayat süreleri 4-30 yıl kadardır. Yılda ancak bir kez ve tek yavru doğururlar.
• Anne, çıplak ve gözleri görmeyen yavrusunu yaklaşık 1 ay emzirir. Yavrunun birkaç gün ya da daha fazla süre, annesi tarafından taşınması da çok ilginçtir. 20-22 gün sonra yavrular anneden bağımsız olarak uçmaya başlar.
• Yarasaların et, böcek, balık, meyve, nektar gibi çok çeşitli besin yelpazeleri vardır. Su yüzeyinde uçarken ağızlarını suya daldırarak suyu damla damla içerler.
• Gündüzü loş, hatta karanlık yerlerde, özel ayak ve bacak yapıları nedeniyle hiç enerji harcamadan, başaşağı asılarak geçirir, havanın kararması ile birlikte avlanmaya çıkarlar. Sevmediğimiz sivrisineklerin ve diğer kimi zararlı uçucu böceklerin de baş düşmanı sayılırlar. (Bir yarasa bir saatte yaklaşık 600 kadar sivrisinek yiyebilir)
• Mevsime göre besin olanaklarının azalmasına bağlı olarak bazı türler kış uykusuna yatarken bazıları da başka diyarlara göç eder.
• Halk arasında vampir sanılan yarasa tipi sadece üç türdür ve ülkemizde bulunmaz. Yalnızca Orta ve Güney Amerika’da yaşarlar.
• Kör değildirler; karanlık ve aydınlığı ayırdederler ama asıl hassasiyetleri, ultrasonik sesleri tespit etmeye yarayan ekolokasyon yeteneklerinde gizlidir. Yani görerek değil ağız ve burunlarından çıkan seslerin çevredeki cisimlere çarpıp geri dönmesi ile hareketlerini yönlendirirler. Buna “Şekli duymak” da denir.
• Türkiye’de yaşayan yarasa türleri Avrupa’dakilerin % 94’ü, Orta Doğu’dakilerin %61’i kadardır. Üç kıtanın ortasında yer alan ülkemiz bu açıdan da ne kadar zengin, değil mi?
• Baykuşlar, büyük yırtıcı kuşlar, yılanlar, diğer yarasalar, kimi memeliler doğal düşmanlarıdır. Ama yarasaların en büyük, en ciddi düşmanı İNSAN dır.

YARASALARIN KARŞILAŞTIĞI EN BÜYÜK TEHLİKE: Bütün dünyada yarasalar için en büyük tehlike İNSANOĞLU nun diğer canlılara hayat hakkı tanımayan sonsuz talepleridir. Bu talepler nedeniyle onların mağaralar gibi doğal yaşama ortamları tahrip edildiğinden yarasalar hergün daha da azalan yaşama alanlarına sığmak durumunda kalıyorlar. Dolayısıyla yeryüzündeki sayıları da hızla azalıyor. Oysaki... Zararlı böceklerle de beslenen yarasalar bu açıdan insanoğluna dosttur. Güney ve Orta Amerika’da ekonomik değeri yerli insanlar için çok önemli geçim kaynağı olan yaklaşık 25 tür tropikal ağacın yetişmesinde yarasaların önemli etkileri vardır çünkü bu ağaçların tohumları ile beslenirler ve dışkıları ile bu tohumların çimlenmesini sağlarlar. Ayrıca gece çiçek açan ağaçların tozlaşmasında ve meyve tutmasında hatırı sayılır rol oynarlar.

YARASALARI KORUMAK: Herhangi bir varlığı korumak için ilk adım onu tanımaktır. Bu konuda daha geniş bilgi için aşağıdaki kişi ve kurumlarla ilişki kurabilirsiniz. Kim bilir belki ülkemizdeki yarasaların korunması konusunda siz de bir girişimde bulunursunuz. O zaman biz de size birer doğa dostu olarak müteşekkir kalırız.

Yrd. Doç. Serbülent Paksuz: Trakya Üniversitesi Eğitim Fak. Edirne ( serpaksuz@hotmail.com ) 0 533 742 43 39

Yard. Doç. Dr. Beytullah Özkan: T.Ü. Fen Edebiyat Fak. Biyoloji Böl. Güllapoğlu Yerleşkesi - 22030 Edirne (beytullah@trakya.edu.tr) 0 284 235 61 91 – 0 536 356 46 99

Prof. Dr. Cengiz Kurtonur: T.Ü. Fen Edebiyat Fak.Biyoloji Böl. Güllapoğlu Yerleşkesi – 22030 Edirne (cengizk@trakya.edu.tr) Emekli

DUPNİSA MAĞARASI: HEPİMİZ İÇİN BİR DOĞAL HARİKA
• Dupnisa Mağarası, Kırklareli/ Demirköy İlçesi/ Sarpdere Köyü yakınlarındadır. 2003 yılında, Trakya’da turizme açılan ilk mağaradır.
• Trakya’nın (Çatalca’daki İkigöz Mağarası’ndan sonra) ikinci büyük mağarasıdır. Altta bulunan ve içinden yeraltı deresi akan Sulu Mağara diğer adıyla Dupnisa Mağarası ( 200m.si turizme açıktır) , üstte de Kuru Mağara (230 m.si turizme açıktır) ve Kız Mağarası (turizme kapalı) olmak üzere üç bölümdür.
• Kuru Mağara ve Kız Mağarası’nın ortalama sıcaklığı 17derece, mutlak nem %75-80; Sulu Mağara’nın ortalama sıcaklığı 10-12 derece, mutlak nemi ise % 95 civarıdır.
• Aralarında yaklaşık 40 m. yükselti farkı olan ve galerilerle birbirine bağlantılı olan bu mağaraların arasında hızlı bir hava hareketi vardır.
• Tüm mağara sistemi çok sayıda yarasa için kışlama ve yavrulama amacıyla kullanılan bir barınaktır. Türkiye’de bilinen 36 yarasa türünden 16 sının tesbit edilmesi Dupnisa Mağarası’nın zengin bir yarasa varlığını barındırdığını gösterir.
• Mağaradaki yarasaların %81 i burayı kışlama için kullanırken %19 u da üreme amaçlı kullanmaktadır. Bu mağara sisteminin çok amaçlı kullanımı, Balkanlar’da tehdit altındaki yarasalar için mağaranın önemini daha da arttırmaktadır.
• Dupnisa Mağarası’nda siğilli kurbağa, su yılanı, yediuyur, sansar, yaban kedisi ve bazı omurgasız türler de yaşamaktadır.
• Dupnisa Mağarası’nda tesbit edilen tüm yarasa türlerinin (IUCN) Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin tehlike altındaki türleri belirleyen kırmızı listesinde yer alması, bu mağaranın çevreyle ilgili değerinin çok dikkatle korunması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Sayın okuyucu, bu metin size hem yarasalar hem de görkemli bir doğa oluşumu sayılan Dupnisa Mağarası hakkında bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Metnimize temel teşkil eden yüksek lisans tezi için emeği geçenlere ve Trakya Üniversitesi’ne teşekkür ederken kendileri tarafından hazırlanmış bir koruma/kullanma öneriler listesini de ekimize koyuyoruz. Lûtfen bu önerilerin gerçekleşmesi için siz de katkıda bulunun ki Dupnisa Mağarası bir doğal miras olarak bizden sonrakilere de aynı değerleri ile teslim edilebilsin. İlginize teşekkür ederiz. ( Şahika ve Asaf Ertan )

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TARAFINDAN ÖNERİLEN HUSUSLAR
• Sulu Mağara’nın 15 kasım – 15 mayıs tarihleri arasında kapalı tutulması,
• Kuru Mağara’nın haziran ve temmuz aylarında, seyir yolu bölgesinde eğer yarasa varsa, yarasaların bölgede bulunma süresince kapalı tutulması, bunun dışındaki sürede tümünün açık olması,
• Ziyaret saatlerinin yarasaların mağaraya girip çıkmadığı sabah saat 09.00 ile gün batımından bir saat öncesine kadar olması,
• Tüm yıl, mağaralara girişi yaptıracak ve ziyaretleri denetleyecek güvenlik elemanlarının bulundurulması,
• Ziyaretçilerin gruplar halinde, görevli gözetiminde mağaraları kısa sürede ziyaret etmeleri ve seyir yolunun dışına çıkmamaları,
• Gaz verici aydınlatma aletleri ile mağaralara girilmemesi, ateş yakılmaması, içeride herhangi bir şeyin yenilip içilmemesi ve sessiz olunması,
• Ziyaret saati dışında ve ziyaretçi olmadıkça mağaralardaki aydınlatma sisteminin kapalı tutulması,
• Sulu ve Kuru Mağara giriş- çıkışlarına, ayrıca bu mağaraların arasındaki bağlantı yolunun Kuru Mağara tarafında uygun bir noktaya, insan girişini engelleyen ama yarasaların geçebileceği demir parmaklıklı kapı yapılması,
• Aynı bölgede yer alan ama turizm ziyaretine açılmayan Kız Mağarası’nda her zaman yarasaların bulunması nedeniyle mağara girişine demir parmaklıklı bir kapının yapılması,
• Dupnisa Mağara Sistemi’ni ve yarasalarını tanıtıcı bilgilerin girişlere uygun yerlere konulması,
• Yerli ve yabancı üniversitelerin gerekli izinleri almış öğretim elemanlarının bilimsel araştırmaları dışında mağaralardan kesinlikle yarasa ve diğer canlı türlerinin toplanmasına izin verilmemesi,
• Dupnisa Mağara Sistemi’nin ziyarete açılmasından sonra bu durumdan yarasaların etkilenme derecelerinin incelenmesi amacıyla mağara sisteminin araştırılmasının devam etmesi...

AVCILAR
İğneada’dan Demirköy yönüne çıktıktan yaklaşık 7 Km sonra, sağ tarafta levhasını göreceksiniz. Akşamüstü çayınızı içmeye gidin. Kahvehanesinde çayınızı yudumlarken sizi cân-ı gönülden karşılayan köylülerle sohbete dalın. Uzaktan İğneada’yı ve denizi seyretmek de bu hoşluğun cabası..

IŞIKLI GÖLLER
Demirköy’den, Orman İşletme binasının yanındaki yola saptıktan sonra ulaşılan bu yer için İşletme’den tarif almanız gerek. Zira sık sık yeni bir orman yolu açıldığı için size sağda kaçıncı yola sapacağınızı söylememiz hatalı olur. Ne yazık ki tabelalar sözde avcıların hedef tahtası olduğu için de tabelasını göremeyebilirsiniz. Ama eğer doğru tarifi alırsanız güzel bir akarsuya ulaşacağınızdan ve huzurlu bir süre geçireceğinizden emin olun.

YASSI KAYALAR ŞELÂLESİ
Siz "şelâle" dediğimize bakmayın. Öyle Manavgat benzeri bir yer değil ama yamyassı kayalardan aşağı süzülen suları seyretmek keyifli oluyor. Eğer mevsim uygunsa su bol akar burada. İğneada’dan Demirköy yönüne giderken Madara Dere’yi geçin. İlerde geniş bir viraja geleceksiniz. Arabanızı parkedin ve sağa orman yoluna dalın. Yaklaşık 1 km. sonra suyun sesini duyarsınız. Sağınızda kalan ağaçların arasına girip araştırın. Kayalıklar sizi bekliyor.

HAMDİBEY
Limanköy kitaplığında KIRKLARELİ kitabını okuyun. Hamdibey Köyü’nün, Çanakkale Savaşı’na dek uzanan hüzünlü bir öyküsü var. Çevresindeki çayırlar akşamüstü güneşinde başka türlü parlar. Dönüşte sora sora Avcılar’a ulaşıp anayoldaki orman deposuna varabilirsiniz. Ondan sonra ister İğneada, ister Demirköy ya da Kırklareli...

İĞNEADA-KIRKLARELİ KÖY YOLLARI
İşte bu da bir başka keyifli yolculuk… Sabah erken çıkın. Güzergâhınızı haritayı takibederek şöyle belirleyin: Avcılar, Yeşilce, Boztaş, Gökyaka, İncesırt, Armutveren, Armağan, Düzorman, Yörükbayır, Demircihalil ve işte Kırklareli. Sevimli ve çok uygar bir şehrimize geldiniz. Müzesinde doğa tarihi bölümü bile var.

Dönüşte Üsküp, Çukurpınar, Kurudere yolunu seçin. Kurudere’de sorun. Limanköy Konukevi’nde duvarda asılı duran bastonları orada yapıyorlar. Bir tane almak istemez misiniz? Daha sonra Evciler yolundan İğneada asfaltına ulaşacaksınız. Bu yolculukta yanınızda bisküvi, gofret gibi yiyecekler olabilirse rastladığınız çocuklara, sınır nöbeti tutan askerlere sunabilirsiniz.

Orman yollarına saparken alışık değilseniz çok fazla gözükara olmayın. Sosyal hiç bir tehlike yaşamazsınız sadece bilmediğiniz bir yolda, kimseye rastlamadan uzun süre gitmek zorunda kalırsınız. Eğer bunu göze alırsanız hiçbir sorun yok.

Size kendi hoşlandığımız yerleri, yolları anlattık. Biz doğadaki hemen herşeyi çok seviyoruz. Bu nedenle gezdiğimiz her yerde en azından hoşlanacak ama genellikle hayran kalınacak pek çok şey buluyoruz. Önerilerimizi bu ölçüyü gözönüne alarak değerlendirin, aksi halde mutsuz olabilirsiniz.

Eğer sizin de keşfettiğiniz güzellikler varsa bunları da bize bildirin ki bu mütevazı rehberimiz daha da zenginleşsin ve Limanköyümüz’de konaklayanlarla daha çok güzeli paylaşalım.